14 Haziran 2012 Perşembe

karmakarışık düşünceler kumpanyası

askerdim ben yılın ilk karını gördüğümde,otogardan beni vatani göreve yollayanların gözlerindeki ışık benimkinin yanında büyük patlama'yı andırıyordu, hani 'güneş dünyamıza yüzyılın en yakın mesafesinde' die tabir edilenden daha parlaktı o bakışlar.Bense saçlarım 6 yıldan sonra ; öncesinde de hiç olmadığı kadar kısa  ve john doe'yu andıran bir suratla otobüsün canımdan bana el sallayanlara bakar haldeydim...28 yıl boyunca ( 6 yaşıma kadar olan kısmı saymazsak ) dolu dolu ve yoğun geçmiş olan ( ve dante'ye göre yolun yarısına 7 yıl kalan) ömrümün 6 aylık kısmına mecburi hizmet'in en sancılısı olan Er statüsünde devam edecektim...güldüren ve sinirlendiren hatta hüzünlendiren anılar biriktirdim,74 cm kar'ın içinde 7-8 km yol yürüdüm bir gece,ertesi gündüz hücumbotun başında nöbet bekledim..sivil hayattan ve gerçek hayattan kopukluk da tüm bu eziyetlerin ortasından sığınacak tek şeyin ankesörlü telefon olduğunu öğrenmekle katmerlendi..sıkı dostlar edinmişken hayatım boyunca belki de asla göremeyeceğim kaypaklığın üniformalı halini gördüm hergün ve tek bir gün gülümseyebildim iki dakika sonra surat asmadan(17 Mayıs)..Fenerbahçeli olmanın her maç günü küfürlere mecburen seyirci kalmak demek olduğunu anladığımda 2-1 lik arena galibiyetine bile sevinememiştim,' bu da şike gene şike' lafları 12-4 nöbeti bitene dek sürmüştü ve sabah uyanma kavramı da olmadığından günümüz gecelerimiz ve haftalarımız yemek sırasında Fenerbahçeli olduğumu bilenlerin yaptıkları şuursuzluklar ile geçip gitti...ts-bjk maçında birbirine çatallarla saldıran iki üst devrenin 14 günlük disko maceralarından sonra(bilmeyenler için Disko ; DJ Erbaş'ın sahne aldığı yer) edilen küfürlere duyarsız olmak mecburiyet içinde mecburiyetin ta kendisiydi çünkü 17 mayıs'a 1 saat dahi eklenmesi demek ölmekten beterdi...gelirken yanımızda durmayanlar dönerken olurlarmı diye düşünmemeyi de öğrenmiştik tabur çalınma öncesi gezintilerde,aslolan hakikatle bize bağlı olanlar ve hatalarımız olsa da sevgisi daha ağır basanlardı ;kuzum'du,tunc'um du umut'um du...hatasız kul olmaz'ı söyleyeli yıllar olmuş Orhan baba bile tanımadan anlardı hislerimizi ama bazımız cami avlusu kaderligillerden beterdi o zamanlar.göz göre göre yıllara meydan okurken günlerin esiri olmuştuk askeri lugatta ; yüzellibeş günün özeti bu cümlede saklıydı işte...


 ve şimdi 17 mayıs tan neredeyse 1 ay sonra ben bu sefer yılın ilk kavurucu sıcağını görüyorum,vatani görev kostümünü ufaktan üzerimden çıkarırken alışmaya çalıştığım hayatta bocalasam da henüz teslim olmuş değilim bu olayın araf'ına,şaşırmam gereken şeylerin olması bir yana sanki olacakları önceden biliyor gibi oluyorum ; bir sabah Aziz Başkan'ın muhteşem savunmasını an be an takip ediyorum ama biliyorum ki Themis'i utandırması bile boşa..sonra başçığırtkan'ın kendisi 9 doğurma'yı bile yaşamamış olan o efendinin kürtaj yaygarasını dinliyorum ; acaba gene kuliste neler oluyor diyor bu muhteşem(!) zihinsel şovu izleyip alkışlayan onlarca sürü'ye inat ben fesat(!)lığımdan illa arkada dönen dolaplara bakıyorum lunaparkla alakası olmadan...memur onlarca eşim dostumun isyanlarına şahit oluyorum ama içimden 'mücadele sürmeli ama nah alınır o zam' dediğim an bir okuyorum ki dubai'ye yeni atanan bir devlet görevlisine OnDörtBin dolar maaş !


zaman geçiyor hergün yeni akıl oyunlar'ı (john nash halt etsin) ile güne başlıyor ve her gün ancak sosyal ağlardaki ufak tefek karşıt görüşler i görüyor ve hepsine içimden ; klavye başında muhalefet yapmak yerine takım tutsaydınız hatta sırf bu olaya isyan için Fenerbahçeli olsaydınız diyorum..Ben askerde iken yaşadıklarımdan ve zulme karşı yapılmak istenene karşı duruşumuzdan ötürü Fenerbahçeliliğimle gurur duyuyorum..cihan kırmızıgül'ü kilometrelerce uzaktan düşünüyor,berna ve ferhat'a üzülürken hala ve hala sendrom'un stockholm versiyonuna tutulmuş caa'nım milletiNi gördükçe içimden ağız dolusu sövüyorum....


belki karman çorman olan fikirlerimi birleştirmeye çalışsam en baba puzzle; parçalarından utanır diyerek affına sığınıyorum bu yazılanları okuyacak olan herkesin... saygılar